Kışta Hacet

Mehmet Bey, bir kış günü Çankırı’dan Kastamonu’ya düğünden dönerken dağda kardan, buzdan arabası çalışmaz, karısıyla birlikte dağ başında yolda mahsur kalır. Araba tamirinden çok fazla bir şey anlamamakla birlikte Mehmet Bey epeyce uğraşır arabayı çalıştırmak için ama başarılı olamaz. Dağda cep telefonu da çekmediği için kimseye ulaşamaz. Gecenin çok geç bir saati ve buzlanma olduğu için de yoldan geçen çok azdır. Geçen arabalar da kendileri fren yapamadıkları için duramamaktadır. Kendilerini çaresiz hisseden çiftten Süheyle Hanım “Yetiş ya Pir” diye dua etmeye başlar. Mehmet Bey bütün olanların sıkıntısıyla son derece öfkeli bir şekildedir. Bu duaya bile çok sinirlenir “İlla dua edeceksen kurtlar kuşlar bizi bu dağ başında yemesin diye dua et, bu havada Pir bile türbesinden çıkıp gelmez” diye karısına çıkışır. Bir süre sonra bir araba yanlarında durur ve içinden 55-60 yaşlarında Süheyla Hanım’ın tanımına göre nur yüzlü bir bey iner ve sorunu öğrenir. Sonra arabanın motor kısmını açar bir beş dakika kadar uğraşır, sonra Mehmet Bey’e arabayı yavaş yavaş çalıştırın der. Mehmet Bey arabayı çalıştırır ve araba yürümeye başlar. Bunun üzerine arabayı tamir eden bey kendi arabasına biner ve her ihtimale karşı ben önden ağır ağır gideyim siz beni takip edin der. Bu şekilde Kastamonu’ya yaklaşık 5-10 km. kalana kadar giderler. Bir ara bir sis olur ve sisten çıktıklarında düz yolda olmalarına rağmen arabayı bir daha göremezler. Yol buzlu olduğundan hızlı gidemeyeceği için, yolda da herhangi bir sapak olmadığı için arabaya ne olduğunu bir türlü anlayamazlar. Mehmet Bey şaşkın şaşkın “Düz yolda bir araba yok olmaz ya, uçmaz ya” diye kendi kendine söylenirken, Süheyla Hanım” o kesin Pir ya da Pir’in gönderdiği biriydi” der. Bugün hala Mehmet Bey olayı anlayamadığını ama eşinin de inandığı gibi kendisinin de artık o yolda yardım eden kişinin Pir olduğuna inandığını söylemektedir.