Kastamonu eşrafından Bahar-zade Hamamî Mehmet Raşit Efendinin kızı olarak 1837’de Kastamonu’da dünyaya gelen Feride Hanım, yedi yaşında Kur’anık Kerim’i ezberleyerek hafız olmuş, babasından Arapça ve Farsça’yı öğrendiği gibi, sülüs ve nesih yazıları da meşketmiş, icazet aldıktan sonra sekiz Mushaf ve bir Muhammediye yazmıştır11. Sayıları 20 civarında olan kadın divan şairlerimizden biri olup, Tuhfe-i Vehbi’yi okuduğu sıralarda şiire ilgi duymuş, bir süre sonra da babasının şiirlerine nazireler yazmaya başlamıştır.
Ali Raif Efendi12 ile evlenmiş,1852’de eşiyle birlikte Kastamonu’dan İstanbul’a gitmiş, sonra yine eşiyle birlikte Batum’a geçmiş, geri dönüşleri sırasında 1858’de eşi Kastamonu’da vefat etmiştir. Yirmi bir yaşında dul kalan Feride Hanım, bir daha evlenmemiştir13. Hastalığı nedeniyle,1288/1871’de baba ocağı Kastamonu’ya dönmüş, 1878’de babasının vefatına çok üzüldüğünden dolayı inzivaya çekilip içe kapanık bir hayat sürmüştür. Şabaniye tarikatına mensup olan Feride Hanım, hayatının geri kalan günlerini zikir ve tesbih ile geçirmiştir.
1903’te vefat etmiş, Yakup Ağa Camii haziresinde babasının ve annesinin yanına defnedilmiştir.
Tırnakçı-zade Ziver Bey’in aşağıdaki kıt’ası onu her yönüyle güzelce tavsif etmektedir:
Bahâr-zâde-i dânişverin kerîmesidir
Sühan-şinâs ü hünerver Ferîdetü’l-eyyâm
Hudâ o pîr-i sühandâna eylemiş in’âm
“Şiirlerini divan halinde toplayamadığından birçoğu kaybolmuştur. Şiirlerinden bir kısmının oğlu Cemal ve torunu Raif beylerde bulunduğu kaynaklarda zikredilmektedir. Vefatına yakın zamanlarda hayatını yazı yazarak ve şiir kaleme alarak kazandığı ileri sürülmektedir”14.
Kocasının hatırası olan saatini kaybettiği zaman yazdığı
Âh kim gitti elimden koynumun zer sâati
Hasretiyle kalmamıştır gönlümün hiç râhatı
Yâdgâr-ı yâr idi doğru gider gam-hâr idi
Yirmi beş yıldan beri etmiş idim ünsiyyeti
Zer gibi zerd ola rûyu hem-ayâr-ı nakş ola
Mekr ile bîgâneler ger eylediyse sirkati
Yelkovan-veş rûz ü şeb zevki içün çeksin teab
Soksun akrebler vücûdun göre renc ü mihneti
Kıldı rakkâs-ı felek çarh gibi ser-gerdan beni
Nice dôlablar ile verdi bana çok zahmeti
Yeğdürür zencîri zülf-i yâr ile bend olması
Kayd olup derd ü gama çekmekden ise firkati
Ben Ferîde-veş gam ü mihnetle ferdim dehrde
Geçmedi âlâmsız bî-çârenin bir sâati15
ifadelerini haiz gazeli onun şairlik kudretini ortaya koyduğu gibi, Son Hattatlar’da yer alan üstü sülüs altı nesih levhası da hat sanatındaki maharetini ve ustalığını göstermeye yeter.
-Kastamonulu Hattatlar'dan-
Ali Raif Efendi12 ile evlenmiş,1852’de eşiyle birlikte Kastamonu’dan İstanbul’a gitmiş, sonra yine eşiyle birlikte Batum’a geçmiş, geri dönüşleri sırasında 1858’de eşi Kastamonu’da vefat etmiştir. Yirmi bir yaşında dul kalan Feride Hanım, bir daha evlenmemiştir13. Hastalığı nedeniyle,1288/1871’de baba ocağı Kastamonu’ya dönmüş, 1878’de babasının vefatına çok üzüldüğünden dolayı inzivaya çekilip içe kapanık bir hayat sürmüştür. Şabaniye tarikatına mensup olan Feride Hanım, hayatının geri kalan günlerini zikir ve tesbih ile geçirmiştir.
1903’te vefat etmiş, Yakup Ağa Camii haziresinde babasının ve annesinin yanına defnedilmiştir.
Tırnakçı-zade Ziver Bey’in aşağıdaki kıt’ası onu her yönüyle güzelce tavsif etmektedir:
Bahâr-zâde-i dânişverin kerîmesidir
Sühan-şinâs ü hünerver Ferîdetü’l-eyyâm
Hudâ o pîr-i sühandâna eylemiş in’âm
“Şiirlerini divan halinde toplayamadığından birçoğu kaybolmuştur. Şiirlerinden bir kısmının oğlu Cemal ve torunu Raif beylerde bulunduğu kaynaklarda zikredilmektedir. Vefatına yakın zamanlarda hayatını yazı yazarak ve şiir kaleme alarak kazandığı ileri sürülmektedir”14.
Kocasının hatırası olan saatini kaybettiği zaman yazdığı
Âh kim gitti elimden koynumun zer sâati
Hasretiyle kalmamıştır gönlümün hiç râhatı
Yâdgâr-ı yâr idi doğru gider gam-hâr idi
Yirmi beş yıldan beri etmiş idim ünsiyyeti
Zer gibi zerd ola rûyu hem-ayâr-ı nakş ola
Mekr ile bîgâneler ger eylediyse sirkati
Yelkovan-veş rûz ü şeb zevki içün çeksin teab
Soksun akrebler vücûdun göre renc ü mihneti
Kıldı rakkâs-ı felek çarh gibi ser-gerdan beni
Nice dôlablar ile verdi bana çok zahmeti
Yeğdürür zencîri zülf-i yâr ile bend olması
Kayd olup derd ü gama çekmekden ise firkati
Ben Ferîde-veş gam ü mihnetle ferdim dehrde
Geçmedi âlâmsız bî-çârenin bir sâati15
ifadelerini haiz gazeli onun şairlik kudretini ortaya koyduğu gibi, Son Hattatlar’da yer alan üstü sülüs altı nesih levhası da hat sanatındaki maharetini ve ustalığını göstermeye yeter.
-Kastamonulu Hattatlar'dan-